Herhangi birine “karakter” denildiğinde, o kişinin özelliklerinden, huylarından, davranış kalıplarından, kişiliğinden söz edilir. Bir film veya roman karakteri, gerçek hayattan esinlenilmiş bir kişiliktir.
Ebeveynler çocuklarına isim vermek istediklerinde, bu isim çocukları nasıl biri olsun düşüncesinden çok, kendi hayat görüşlerini yansıtacak şekilde verilir. Örneğin Batı Krallık dönemlerinde kadınlarda Elizabeth nispeten çokken, günümüzde Rose, Amber gibi isimler daha popülerdir.
Türkler’in İslamiyet öncesi isimleri Aykız, Boğaçhan gibi Türkler’e özgüyken, İslamiyet sonrası Türk çocuklarına Muhammed, Fatima, vb Arap isimleri verilmeye başlanmıştır.
Yer isimleri de böyledir, cadde isimleri de! Cumhuriyet Dönemi cadde ve sokak isimlerimiz ile son 20 senedeki değişimler Türkiye’nin ne denli Ortadoğululaştırıldığını netlikle gösterir.
Türk töresinde çocuklara isimleri verilmezdi; çocuklar belli bir yaşta yaptıklarına göre o ismi kazanırlardı. Çünkü insan, ismiyle yaşar! Benzer töreyi Kızılderililer’de de görürüz. Türk kökenden gelen her Şamanik toplulukta benzer yaklaşım vardır.
Yani ebeveynin ne istediği veya toplumun ne dayattığı değil, çocuğun birey olarak kendi hakettiği isim, onun bu yaşamdaki karakteri, başardıkları, huyu, davranışları, kişiliği ile alınmış bir isim olurdu.
Redena yazılmaya başladıktan kısa süre sonra yazar Deniz Kite romanında ilerleyemez. Kendi deyimiyle ana karakter olan M’auratio’yu bir türlü kurgulayamaz. Yaşamında bu kişiliğe esin kaynağı olacak kişi yoktur ve bildiği kişilerden oluşturduğu karma kişilik de bir türlü oturmaz romana. Sonunda yazmayı bırakır.
Aradan geçen 10 seneden sonra eli yeniden romana gider. Ancak bu kez “kötüyü oynayacak” kişinin yokluğunu fark eder. Hayatında o denli bir kötüyle hiç rastlaşmamış olmanın hayıflaması içindeyken, kendi sözleriyle “şer için doğmuş birini” çok aniden ve aslında hemen gözlerinin önünde olarak, fark eder. İçinden nefret taşan, gözü doymayan, yalan üzerine yalan söyleyen ve neredeyse yaşam amacı yok etmek olan bu kişi tam da aradığı kötü karakterdir!
Romanı tamamladığını sanırken hayatında bambaşka bir dönüşüm süreci başlar. Pandemiyi de kapsayan bu süreç, en başta kendisinin yaşamını değiştirmektedir. Bu değişim mesleğinden, fiziksel görünümüne, Aşk ile olan bağından, yaşamın kendisine hemen her şeyi dönüştürür.
Ve fark eder ki, romandaki her karakter, artık hakkıyla oynadığı rolü simgelemektedir! Her biri ismiyle uyumlu ve yaptıklarıyla gerçek ve özdeş olarak Redena’ya hayat vermektedir.
Yazara göre bir romanı “yaşar gibi yazmak” ve okuyucunun da “yaşar gibi okuması” ancak böyle mümkündür!
Bu satırları okuyan herkes, isimler ve karakterler olarak ve kendisinden başlayarak, çevresine bakınabilir.
Adı ve karakteri uyumlu mu?
Etrafındaki sokak ve cadde isimleri nasıl?
Arkadaşlarının isimleri neler?
Çalıştığı veya kurduğu şirketin adı nedir?
Çünkü isimler, enerjidirler. Onlar bize, biz onlara dönüşürüz. Karakterler de simgeledikleri isimlerden ayrı düşünülemez.
İşte bu sebeplerle bu sitedeki Talismanlar ve isimleri, yarattıkları karakterler ve oluşturdukları simgeler özenle seçilmiştir.